Gösterinin Gölgesinde Ebeveynlik: En İyi Olma Zorunluluğu ve Dijital Yansımalar

02 Temmuz 2025 Çarşamba

Hayatımıza yön veren büyük dönüşümlerin temelinde hep iletişim aracıları vardı. Mağara duvarlarından matbaaya, televizyondan sosyal medya platformlarına uzanan bu serüven, yalnızca aracı değil, toplumun dünyayı algılayış biçimini de değiştirdi. Şu an içinde yaşadığımız dijital çağda ise sosyal medya, bireyin benliğini yeniden inşaa ettiren güçlü bir aktör haline geldi.

Doç. Dr. Rengim Sine Nazlı Bolu Hakimiyet 1 Temmuz 2025

Artık nasıl insan olunacağından nasıl iyi ebeveyn olunacağına kadar pek çok "en" sosyal medya platformlarından ilan ediliyor. Gösterinin bu yüksek volümüne kapılmamak neredeyse imkânsız. Herkesin "en iyi" versiyonu olmak zorunda hissettiği, hatta bu versiyonu sürekli sergilemek zorunda bırakıldığı bir düzende yaşıyoruz. İnsan olmanın eksik, kusurlu ve tamamlanmamış bir yolculuk olduğu unutuluyor.

Bu gösteri düzeninden ebeveynlik de nasibini alıyor. En iyi anne-baba olmak için, çocuklarımızı proje dosyası gibi yönetmeye başlıyoruz. Çocuğun ne yiyeceğinden ne giyeceğine, hangi etkinliğe katılacağına kadar her detayı sosyal medya normları belirliyor. Ben de bir anne olarak bu dijital akışın içinde kendimi instamother hesaplarını takip ederken buldum. Başlangıçta bilgi edinmek ve deneyimlerden ilham almak içindi; ancak fark etmeden bir karşılaştırma ve yetişme çabasının içine sürüklendim. Paylaşımın yerini gösteri, dayanışmanın yerini ise izleyiciye sunulan bir performans aldı.

Çocuk için oluşturulan listeler, rutinler, programlar derken anne-babalar takip eden ve yetişmeye çalışan bireylere dönüşüyor. Oysa ebeveynlik, sürekli üstün performans sergilemek değil; yetersizlik hissini kabul edip onunla birlikte yürümeyi öğrenmek. "Süper" olmak bir durum değil, bir süreçtir: başarının yanında başarısızlığı, mutluluğun yanında mutsuzluğu da kabul etmeyi gerektirir.

Ancak bu farkındalığa ulaşmak kolay değil. Uykusuz geceler, sorgulamalar, kıyaslamalar bu yolun yolcularıdır. Dijital dünya içerisinde kendi sesimizi bulmak, yola kendi haritamızla devam etmek zorlu ama gerekli bir tercihtir.

Ve fanuslar... Ebeveynlerin dijital korkularıyla çocuklarını sakladığı cam fanuslar. Ama çocuklar büyüdükçe o fanusun çatlaklarından dış dünyayı görmek istiyor, görünce de kaybolabiliyorlar.

Dijital medya araçlarını hayatımızda doğal bir yer edinmeden, ebeveynliği ve çocukluğu tehlikeli bir süreç olarak tanımlamak kaçınılmaz hale geliyor. Oysa her aile, her çocuk benzersizdir. Yolculukları da öyle. Gül bahçelerinde yürürken dikenleri de kabul edebilmek; hedefe koşarken yolun kendisini gözden kaçırmamak gerekiyor.

Belki de en iyisi, "en iyi" olma zorunluluğunu bir kenara bırakıp sadece "iyi" olmanın yeterli olduğunu hatırlamak.